Ben şahsen çoğunlukla dostlarımın doğruluk ve dürüstlük ve iyi niyetine güvenirim ama akıl ve bilgilerine güven(e)mem; tamam aldatmayacaklarından eminimdir ama aldanmayacaklarından veya yanılmayacaklarından emin olamam çünkü.
Aslında düşmanım bile olsa iyi niyetini sorgulamam; sonuçta herkes kendince doğru, iyi ve güzel bildiği şeylerin uğruna birşeyler yapıyor. Yani bir insan, yanlış olduğunu bile bile bir meslekte gitmez; hak olduğunu düşündüğü bir davayı savunur çoğu kez. Asıl problem: Neyin hak ve bu hakka nasıl ulaşacağımızın karar ve tespitinde çıkıyor!
M. Kamal bile; fakir Hindistan halkının Halife ve Osmanlı’nın kurtuluşu için gönderdiği altın ve yardım paralarını gönderilme maksadı dışında kullanıp, tutup İş Bankası’nı kurması ve bu yetmezmiş gibi o bankaya kendi ve arkadaşlarıyla, CHP’yi ortak yaparak; iyi – güzel – doğru birşeyler yaptığını sanıyordu! Zaten konu; soyut “vatan – millet – devlet menfaati” olunca, somut “vatandaş (ve kul) hakları”nın ikinci plâna düşmesi beklenmesi gereken bir sonuçtur!
Diyeceğim o ki: Mevcut iktidardan daha adil ve din – millet menfaatine faydalı alternatif bir parti olsaydı; o zaman oy vermeyerek ders ve ceza vermek anlamlı ve faydalı olabilirdi. Sonuçta oradan kayan oylar, çok daha faydalı bir yere gitmiş olurdu.
Kaldı ki 13 senelik iktidarında; Tek Parti, Özal ve Menderes Dönemlerinden (hatta üçünün toplamından) çok daha fazla işler başarmış ve onlardan çok daha fazla İslâmî hassasiyet sahibi ve (kronik enflâsyonu tek haneli rakamlara indirme; IMF’ye borcu sıfırlama; uzaya kendi uydularımızı gönderme; kendi silâh, helikopter, füze, yazılımlarımızı üretme; Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana 90 küsur yılda yapılmış tüm karayolu ve demiryolunun ortalama 1,5 – 2 katını 13 senelik iktidarında yapmış olma; türban ve tesettüre serbestiyet verme; imamhatip okullarına katsayı eşitsizliğini kaldırma; sağlık ve sosyal güvenlikte yapılan köklü reformlar gibi…) devrimsel sayılabilecek işler başarmış bir partiden bahsediyoruz!
Hem tanıdık ve arkadaşların yurtdışı ziyaretlerinde gördükleri ve hem de benim gördüğüm kadarıyle; “Recep Tayyip ERDOĞAN müslümanların halifesi olsun mu?” diye bir anket veya referandum yapılsa; devletler değil de, müslüman halkların çoğu (belki % 70 – 80’i) “evet” diyecek. Hatta müslüman olmayan halkların belki yarısına yakını da buna “evet” diyecek. Yani sayın ERDOĞAN’ın yurtdışında seveni, sevmese bile saygı göstereni yurtiçinde olduğundan çok daha fazla…