Geçen haftaki Yazımızda “Aslında gördüklerimizi net ve berrak ifade edebilsek, yani gerçeği daha ince ve hassas terazi ve ölçülerle, tam yerinde kelimelerle ifade edebilsek; ‘Yanlış Bilgi (knowledge)’ ve ‘Bilim (science)’ Virüslerini ve mesajlardaki parazitleri azaltmış oluruz. Yani günlük konuştuğumuz dil ve Bilimsel İfadelerde kullanılan akademik – metodik dil’de de problemler var. Haftaya bu konuyla bağlantılı olarak; mevcut Bilim’in gözlem – deney – ölçüm ve kanun – teorilerini isimlendirme, izah ve tasvir ederken içine düştüğü mantıksal ve dilsel hata, yanlış ve safsataları ve buradan bize kabul ettirmeye çalıştığı masal – hurafelerini anlatmaya devam edeceğiz inşâallah” demiştik.
Kaldığımız yeri, geçen haftaki Yazımıza gelen bir eleştiriye de cevap verecek şekilde genişleteceğiz. Gelen itiraz kısaca şuydu: “Bilimsel incelemelerde, madde ve süreçlerinde gözlenen özellik ve sıfatlar, onlara ilâhlık vermekle hiçbir alâkası yok; zaten bilimadamlarının bu araştırmalarında, ‘madde – enerjiyi ilâhlaştıralım’ gibi bir amaçları da yok! Yani bilimadamlarının ‘madde – enerji ilâhtır, madde bazı özellikleriyle Tanrıya ait olabilecek bazı Tanrısal davranışlar taşımakta ve göstermektedir’ gibi bir iddia, tez veya teorileri yok! Bilimadamlarının söylemediği birşeyi, siz nasıl söylediğini iddia ediyorsunuz!?” Müşrik, müşrik olduğunu ve kâfir de, kâfir olduğunu bilir mi? yazısına devam et