Gördüm ki gerek günlük dildeki konuşmalarımızda ve gerekse yazılı eserlerde “sebep” kavramı değişik anlamlarda kullanılıyor. Bu, “sebep” kavramının muğlaklığından ziyade, bizim kendi inanç ve görüşlerimize göre bu kavrama yüklediğimiz anlamdan kaynaklanıyor. Yani “sebep” kavramı ya bilerek su-i istimal ediliyor veya bilmeden yanlış kullanılıyor. Demek, konuşma ve yazılarımızda aynı kelimeleri kullanmamız, birbirimizi anladığımız anlamına gelmiyor… O hâlde yakında yayımlanacak olan “Metabilgi (Anlamanın anlamı)” ve “Metabilim (Sebepler, sebep değildir)” kitaplarının amaç ve anlamının anlaşılabilmesi için ilk önce “sebep” kavramındaki sislerin kaldırılması gerekli. İşte aşağıda madde madde geçen sorulara, bu kelime üzerinde biraz olsun düşünmemizi sağlamak için karanlığın değişik noktalarına tutulmuş bir el lâmbası olarak bakılmalı. Yalnız, bazı maddelerin “sebep” kavramıyla doğrudan ilişkisini kuramamamız, böyle bir ilginin olmadığı anlamına gelmeyebileceğini hatırlatmakta fayda var. İşte başlıyoruz : Sebepler, Sebep değildir yazısına devam et
Sebepler, Sebep değildir
Genelakıl ve din, akıl ve iman, akıl ve inanç, ateizm, ayhan küflüoğlu, bedi'üzzaman, bilim, bilim felsefesi, bilim ve din, bilimsellik felsefesi, deizm, determinizm, epistemoloji, felsefe, gerçekliğin dokusu, gerçekliğin kaynak kodu, gerçekliğin yapısı, hareketin ontolojisi, ilâhiyyat, islam ve bilim, islami bilim, kader ve irade, kader ve kaza, kelâm, kesret, mantık, marifetullah, materyalizm, medreset-üz zehra, medresetüz zehra, metabilgi, metabilim, muhabbetullah, natüralizm, ontoloji, özgür irade, risale-i nur, risalei nur, said nursi, teoloji, tevhid ve kesret, tevhid ve şirk, vahiy ve akıl, varlığın yapısıAyhan KÜFLÜOĞLU