Aylık arşivler: Kasım 2016

Bedî’üzzaman’ın 2 Eğitim Modeli: “Medrese-i Nurîye” ve “Medreset-üz Zehra” (2)

ayisigiBilim ve Ders Kitaplarında, Allah’a İhtiyaç Duymayan Ateist Kâinat Tasvirleri!

Bu yazımızda, Medreset-üz Zehra Eğitim Modeli’nin daha çok Ders Müfredatı ve Derslerin İşlenme Biçimini anlatacağız. Çünkü Medreset-üz Zehra’nın geçmişteki Medrese  ve günümüzdeki Okullardan en belirgin farkı ve ayrıcalığı burada yatıyor.

Şöyle ki: Medreset-üz Zehra Eğitimi, çağımızda geçerli Entelektüel Zekâ ve Hafıza Gücüne dayalı eğitimden çok daha farklı ve ayrı olup; “nefs – kâlp – ruh – his – duygu” eğitimini de içerir. Bu eğitim modelinde, tabiri caizse “Medrese ve Okul ve Cami ve Tarikat / Tasavvuf” ayrımı yoktur. Bunlar birbirleriyle içiçe ve çift yönlü etkileşim hâlinde işlevsel olup, fonksiyonlarını yitirmemişlerdir.

Yani Medreset-üz Zehra’da dersler, “Din Eğitimi” – “Fen Eğitimi” şeklinde ayrı ayrı ve yanyana okutulacak, farklı ve ayrı dersler değildir. Burada Bedi’üzzaman Hazretlerinin kasdettiği model; bilinen Medrese, günümüz Okul veya modern Anadolu İmam-Hatip ve İlâhiyyat Fakültelerinin uygulamalarından çok daha farklı ve ayrıdır.

Bedi’üzzaman; derslerin, Din EğitimiFen Eğitimi şeklinde ayrılmasını kabul etmez. Allahû Teâlâ’nın sadece Din Dersi’nde anlatılıp; diğer derslerin “seküler ve lâik eğitim” etiketiyle; güya “tarafsız”, aslında “ateist ve materyalistinançlara göre işlenmesini reddeder.

Çünkü gözlem ve tasvirlerimizde, birşeyi ya “fail ve yaratıcısı var(mış)” gibi veya “yok(muş)” gibi ifade ederiz. Bu 2 şıkka eşit uzaklıkta, nesne ve olayları tarafsız ve olgusal ifade edebileceğimiz 3. bir ihtimâl yoktur. Var – yok’a eşit mes’âfede bir gözlem ve ifade biçimi yoktur. Kaldı ki, bu konuda “tarafsızlık” mümkün olsaydı bile; “tarafsızlık” kendi başına bir değer zaten değildir! Yani insan her zaman “iyi – doğru – güzel”den taraf olmalı ve açıkça desteklemeli.

Sonuç olarak; “Allah – Peygamber – Ahiret”, sadece “Din” ve “Din Dersi”nin konusu olmayıp; “Fizik – Kimya – Biyoloji – Tarih” gibi derslerin de ana konusudur. Yani Fen – Sosyâl – Sayısal tüm derslerin üzerine temellendiği ana zemin ve temel, “Allah”tır. Muhteşem bir sanat eserini anlatırken; ustasından bağımsız, müessirinden hiç bahsetmeden anlatmak mümkün olmaması gibi; kâinattaki eser ve işleyişten bahsederken de, fail ve yaratıcısına atıf yapmamamak mümkün değildir.

Zaten tüm bu derslerin ana mevzu ve konusu da; kâinat ve içindeki varlık ve hâdiselerdir; yani “Allah’ın fiili ve yarattığı eserler; O’nun kevnî âyetleri”dir. Dolayısıyle derslerin, bu ana bilgi ve inanç ve değer’i unutturmadan; yani “tarafsız ve objektif(miş), nesnel ve olgusal(mış)” rolü yapmadan işlenip, ifade edilmesi gerekir.

Bedî’üzzaman’ın 2 Eğitim Modeli: “Medrese-i Nurîye” ve “Medreset-üz Zehra” (2) yazısına devam et

Share