Aylık arşivler: Ekim 2015

Kime oy vermeli?

Ben şahsen çoğunlukla dostlarımın doğruluk ve dürüstlük ve iyi niyetine güvenirim ama akıl ve bilgilerine güven(e)mem; tamam aldatmayacaklarından eminimdir ama aldanmayacaklarından veya yanılmayacaklarından emin olamam çünkü.

Aslında düşmanım bile olsa iyi niyetini sorgulamam; sonuçta herkes kendince doğru, iyi ve güzel bildiği şeylerin uğruna birşeyler yapıyor. Yani bir insan, yanlış olduğunu bile bile bir meslekte gitmez; hak olduğunu düşündüğü bir davayı savunur çoğu kez. Asıl problem: Neyin hak ve bu hakka nasıl ulaşacağımızın karar ve tespitinde çıkıyor!

M. Kamal bile; fakir Hindistan halkının Halife ve Osmanlı’nın kurtuluşu için gönderdiği altın ve yardım paralarını gönderilme maksadı dışında kullanıp, tutup İş Bankası’nı kurması ve bu yetmezmiş gibi o bankaya kendi ve arkadaşlarıyla, CHP’yi ortak yaparak; iyi – güzel – doğru birşeyler yaptığını sanıyordu! Zaten konu; soyutvatan – millet – devlet menfaati” olunca, somutvatandaş (ve kul) hakları”nın ikinci plâna düşmesi beklenmesi gereken bir sonuçtur!

Diyeceğim o ki: Mevcut iktidardan daha adil ve din – millet menfaatine faydalı alternatif bir parti olsaydı; o zaman oy vermeyerek ders ve ceza vermek anlamlı ve faydalı olabilirdi. Sonuçta oradan kayan oylar, çok daha faydalı bir yere gitmiş olurdu.

Kaldı ki 13 senelik iktidarında; Tek Parti, Özal ve Menderes Dönemlerinden (hatta üçünün toplamından) çok daha fazla işler başarmış ve onlardan çok daha fazla İslâmî hassasiyet sahibi ve (kronik enflâsyonu tek haneli rakamlara indirme; IMF’ye borcu sıfırlama; uzaya kendi uydularımızı gönderme; kendi silâh, helikopter, füze, yazılımlarımızı üretme; Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana 90 küsur yılda yapılmış tüm karayolu ve demiryolunun ortalama 1,5 – 2 katını 13 senelik iktidarında yapmış olma; türban ve tesettüre serbestiyet verme; imamhatip okullarına katsayı eşitsizliğini kaldırma; sağlık ve sosyal güvenlikte yapılan köklü reformlar gibi…) devrimsel sayılabilecek işler başarmış bir partiden bahsediyoruz!

Hem tanıdık ve arkadaşların yurtdışı ziyaretlerinde gördükleri ve hem de benim gördüğüm kadarıyle; “Recep Tayyip ERDOĞAN müslümanların halifesi olsun mu?” diye bir anket veya referandum yapılsa; devletler değil de, müslüman halkların çoğu (belki % 70 – 80’i) “evet” diyecek. Hatta müslüman olmayan halkların belki yarısına yakını da buna “evet” diyecek. Yani sayın ERDOĞAN’ın yurtdışında seveni, sevmese bile saygı göstereni yurtiçinde olduğundan çok daha fazla…

Kime oy vermeli? yazısına devam et

Share

Benim Hikâyem

Benim Hikâyem

Bu kitap çalışmasında, yazarın da özgeçmişinin bulunması şart. Ki böylelikle okuyucu; yazarın ruh lâbirentlerinde dolaşabilsin ve kişiliği hakkında bir fikri olsun ve olaylara nereden baktığını bilsin. (Çünkü: “Nazar, manzarayı belirler.”) Hem böylece belki de, kitaptaki cümlelerde, yazarın ne kasdettiği ve maksadı ve hangi makamda, neden böyle yazdığına isabet etme ihtimâli artsın.

Okuyanın yazara ünsiyet ve yakınlık kurabilmesi; belki ortak paydalar yakalayabilmesi; yani konuşanla dinleyen arasında bilgi aktarımından başka, duygusal aktarım ve bağ ve böylece bir yakınlık ve ünsiyet kurulabilmesi için de bu gerekli.

Bununla birlikte, bir de tanıdıkların senelerdir; “Başından geçenleri yazsan, bu yazılarından çok daha fazla merak ve ilgi uyandırır ve okunur” şeklindeki tavsiyelerine uymaya ve doğruluğunu test etmeye karar verdim denilebilir.

Elbet burada mantıkî, duygusal, felsefî veya sosyâl bir sürü sebep veya bahane sayabilirim; fakat beni bu yazıya iten veya çeken, asıl saik ve gaye nedir emin değilim veya bilemiyorum. Yani niyetim muğlak ve karışık.

Fakat size yol göstermesi açısından, şu kadarını söyleyebilirim: “Bunları niye yazdığım?” sorusunun cevabından daha çok; sizin, “Bunları okumak bana ne kazandırır?” sorusunun cevabını bulmanız, bence çok daha önemli. İşte benim hikâyem:

Küçükken en çok istediğim şeylerden biri evliya olmaktı! İlkokul zamanlarımda evliya olmayı çok istiyordum. Böylelikle babamın dövmelerinden ve evdeki diğer nahoş şeylerden; evliyalar gibi duvardan geçerek, havada uçarak kurtulacak; tayy-ı mekân yaparak, bir ânda çok güzel yerlere gidecektim! Çünkü, o zamanlar okuduğum evliya menkıbelerinden; benim gözümde evliya, “süpermen” gibi birşeydi! Evliya (evet haklısınız, tekil olarak “veli” demem gerek) olursam, elimdeki bu muhteşem güçle, fizik kanunları bana işlemeyecekti!…

Benim Hikâyem yazısına devam et

Share