Bedî’üzzaman Said–i Nursî Hazretleri’nin (R.Â.) “Medresetüz Zehra” Projesinin Ders Müfredatı kapsamında; “Bilimsel Bilim’in Eksik – Yanlış – Zararları ve İslâmî Bilim’e Niçin Geçmeliyiz? / Metabilgi – Metabilim” isimli kitap çalışmamızın ön hazırlığı niteliğindeki Yazı Dizimize kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Önceki haftalardaki yazılarımızda İslâmî Bilim’in kavram ve anlam haritalarını kurmakla ilgili olarak; mes’elâ “Yanlış sorunun, doğru cevabı olmaz” isimli Yazımızda “… Bu tür soruların yanlışını gidermeden, doğru cevabı verilemez” demiş, sonra “… Bilimsel Bilim’in; ışığın hem ‘dalga’ hem de ‘parça’ gibi davrandığı düalite sorunları ve bunu aşmak için mevcut teorilere eklemlenen yeni teori ve bilinmeyenler; yani teoriyi teoriyle yamama gibi ek çözüm yolları ve diğer bulmaca çözücüler; yani sisteme yeni lego ve matematik fonksiyonlar eklemek, İslâmî Bilim’de hiç gerekmeyebilir. Belki bunun için sadece varlıktaki ‘hareket’in ne olduğu ve nasıl gerçekleştiğini kavramakla işe başlanabilir. Yani evrende ‘hareket (yer değiştirme)’ ismi verdiğimiz süreç belki; fiziksel olarak sadece ‘bir ân / mekân’a sıkışmış somut vücudu bulunan, yani geçmiş ve gelecek diğer ân / mekânlarda mevcut ol(a)mayan eşyanın, (şimdiki ân / mekâna benzeyen sinema perdesindeki hareketli görüntüler veya ekrandaki piksellerin yanıp sönmesiyle, hareket eder algıladığımız görüntüler gibi) ‘ân be ân yaratılış – yokedilişleridir’ ki, biz bunu ‘hareket’ olarak algılıyoruz!… Ân’lık yaratılış – yokoluşların sür’âtli hızını algılayamayışımız veya biz de o ân kâinatla senkronize yokluk aşamasına geçtiğimiz için eşyanın yok’luğuna şahit olamayışımız; bizde varlık ve hareketinde kesintisiz bir süreklilik, mesafeler arasında noktasal bir sonsuzluk varmış algı ve inancı doğurmakta! Hatta evrendeki eşya eşzamanlı var – yoklar yaşamıyorsa, belki bazılarının yokluğuna şahit oluyor ve bunu ‘dalga’ olarak isimlendiriyor olabiliriz!” demiştik. Buradan devam edelim.
“Hareket – hız – zaman ve uzay (mekân)”; bu kavramlar birbirine göre tanımlanıp, ta’rif ediliyor. Peki bunları birbirine bağlamadan tanımlamak mümkün mü? Mes’elâ bu kavram ve ayrımları cümle içinde kullanmadan “zaman”ı ta’rif etmek mümkün mü? Örneğin “hareket”ten bağımsız ve ayrı olarak, yani tek başına “zaman”ı izah edebilir miyiz? “Var(lık)” ve “hareket”i dediğimiz şey; “ânlık var – yok”edilişlerdir sadece! (1) yazısına devam et